ULUSLARARASI GÖÇ VE KALKINMA TARTIŞMALARI: BEYİNGÖÇÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Yrd. Doç. Dr. Şenay GökbayrakAnkara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi
● ● ●
Özet
Son yıllarda,uluslararası göç ve kalkınma tartışması, uluslararası kuruluşlar, akademisyenler ve
politikacıların artan ilgisini kazanır hale gelmiştir. Bu tartışmalarda, göç ve kalkınma üzerine iyimser
beklentiler yükselişe geçmektedir. Göç ve kalkınma sorunu, havaleler, geri dönüş ve diaspora etkileri olmak
üzere üç ana kanal üzerinden tartışılmaktadır. Bu çalışma beyin göçü üzerinden, uluslararası göçün kalkınma
üzerine etkilerini araştırma amacı taşımaktadır. Çalışmanın temel varsayımı, göçün tüm göç veren ülkeler için
otomatik olarak gelişme etkisi yaratmayacağıdır. Bu etki göç biçimine ve göç veren ülkelerin ekonomik,
sosyal ve siyasal koşullarına göre değişecektir. Bu varsayım temelinde, çalışma, genel olarak beyin göçü
düzleminde havalelerin pozitif etkisinin ortaya çıkmadığını; potansiyel olarak geri dönüş ve diaspora
etkisinin, havalelere göre daha büyük olduğunu göstermektedir. Bu potansiyel ise, ancak gerekli ortamın
yaratılması durumunda ortaya çıkacaktır. Bu ortamın yaratılması ise, genel olarak “beyin göçünden beyin
gücüne” yaklaşımını amaçlayan, kamusal politikaların oluşturulması ve uygulanmasına bağlıdır.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası göç, kalkınma, beyin göçü,havaleler, geri dönüş.
The Debates on International Migration and Development: An
Investigation on Brain Drain
Abstract
In recent years, international migration and development debate has been gained increasing attention
of international organizations, academics and politicians. Optimistic expectations on migration and
development have risen in this debate. Migration and development issue has been discussed through three
main channels: remittances, return migration and Diaspora effects. This study is aimed at exploring positive
development effects of international migration in the case of brain drain. The main assumption of this study
is that migration doesn’t automatically generate development impacts for all sending countries. These effects
depend on migration types and economic, social and political conditions of sending countries. Based on this
assumption, this study indicates that remittances effects don’t emerge brain drain level generally. It seems that
potential of return migration and Diaspora effects are bigger than remittances. But this potential depends on
necessary conditions. To acquire positive development impact form brain drain, it is essential to formulate
and apply public policies aiming at “brain drain to brain gain” approach generally.
Keywords: International migration, development, brain drain, remittances, return migration. 66 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
66
Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin
Göçü Üzerine Bir İnceleme
GİRİŞ
2000’li yılların başından itibaren, uluslararası göç ve göç veren ülkelerin
kalkınması üzerine etkisi, önde gelen kalkınma kuruluşlarının artan ilgisi ile
birlikte, önemli tartışmalara sahne olmaktadır. Son yıllarda, özellikle,
göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri havalelerin yükselişe geçmesi ile birlikte,
havalelerin, göç veren ülkelerin kalkınmasında önemli bir finansman kaynağı
olabileceği, uluslararası kuruluşlar, akademisyenler ve politikacılar arasında
ilginin artmasına neden olmuştur. Uluslararası göç ve kalkınma üzerindeki
etkisi, göçmen havalelerinin yanı sıra, diaspora1 ve geri dönüş etkileri
bağlamında da tartışılmaktadır.
Göç ve kalkınma arasındaki ilişki üzerine tartışmalar yeni bir olgu
değildir. II. Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanma çerçevesinde, gelişmiş
Batılı ülkelere artan göç, göçün, göç veren ülkelerin kalkınması üzerindeki
etkilerinin de tartışılmasını beraberinde getirmiştir. Bu tartışmaları, göç
akımlarının gelişimi ve farklılaşan biçimlerine göre, De Haas (2006)’ın da
belirttiği üzere dört farklı dönem içinde incelemek olanaklıdır. İlk dönem,
Petrol Krizi sonrasında, Batılı ülkelerin göçmen alımını durdurması ile
sonuçlanan 1973 yılına kadar olan dönemdir. Bu dönemde göç ve kalkınma
tartışmalarında iyimserliğin başat konumda olduğu görülmektedir. Göçmenler
1 Diaspora, işgücünden ticaret, kültür ve dine kadar çok çeşitli biçimlerde ortaya
çıkabilmektedir (Cohen,1997). Konumuz açısından üzerinde odaklanılan tür ise, sahip
oldukları birikimleri ülkelerine aktarabilecek nitelikli olan uzman ağlarıdır. Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 67
67
tarafından başta havaleler ile ortaya çıkan dövizlerin, sermaye ve bilgi
transferlerinin, göç veren ülkelerin kalkınmasında pozitif bir etkiye sahip
olacağı düşünülmektedir. 1973-1990 yıllarını kapsayan dönemde ise, beyin
göçündeki artışa bağlı olarak, göç ve kalkınma tartışmalarında kötümser bir
havanın baskın hale geldiği görülmektedir (Bhagwati,1976). Bu dönemde göç
ve kalkınma ilişkisi hakkında artan şüphecilik, kalkınma alanından göçün
dışlanmasına neden olmuştur. 1990-2000 yılları arasında ise, göç ve kalkınma
arasındaki ilişkinin, pozitif ve negatif yönleri ile birlikte, tekrar gündeme
taşındığı görülmektedir. Bununla birlikte, göç ve kalkınma arasındaki ilişkiye
ilişkin şüpheciliğin sürdüğü de bir gerçektir. 2000’li yılların başından itibaren
ise, göç ve kalkınma ilişkisini inceleyen çalışmaların artması ile birlikte, bu
alana ilginin yoğunlaştığına tanık olunmaktadır. Söz konusu çalışmalar, farklı
bulgulara ulaşsa da, genel olarak göçün, göç veren ülkelerin kalkınması üzerine
olumlu etkilerinin olduğu yönündeki düşünceler ağır basmaktadır. Bu ilgi
artışında, konuyu gündemlerine alan uluslararası kuruluşların etkisi ağırlık
taşımaktadır. Başta göçmen havaleleri olmak üzere, geri dönüş ve diaspora
etkileri, uluslararası kuruluşların göç ve kalkınma tartışmalarının öncelikli
gündem maddelerini oluşturmaktadır.
Uluslararası göçün, göç veren ülkelerin kalkınmaları üzerine pozitif
etkileri öne çıkaran yaklaşımlara rağmen, bu etkilerin tüm ülkeler için homojen
bir özellik sergilediğini ileri sürmemizi engelleyen argümanlar da mevcuttur.
Söz konusu etkilerin, göç biçimlerine ve göç veren ülkelerin ekonomik, sosyal,
siyasal ortamlarına göre farklılaşabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma da, bu
varsayımdan hareketle, literatürde öne çıkan ve göçün geri bildirim etkileri
olarak öne sürülen havaleler, geriye dönüşler ve diaspora etkilerini, çağımızın
öne çıkan göç biçimi olan beyin göçü üzerinden tartışma amacı taşımaktadır.
Nitelikli işgücünün ülke kalkınmasındaki rolü göz önüne alındığında, beyin
göçünün geri bildirim etkilerinin çok daha önemli hale geleceği
düşünülmektedir. Günümüzde bilginin ve bilgiye bağlı üretim teknolojilerinin
küreselleşmenin motor gücü haline gelmesi, temel göç alıcısı gelişmiş
ülkelerin, göç politikalarında, niteliğe bağlı açık bir seçicilik ortaya
çıkarmaktadır. Bu anlamda, göç alan ülkelerin, göç politikalarında, beyin
göçünü kendilerine çekme adına bir rekabet içinde oldukları görülmektedir. Bu
ortam, gelecek yıllarda da, göç akımları içinde beyin göçünün başat konumunu
güçlendireceğini göstermektedir. Dolayısıyla göç ve kalkınma ilişkisinin beyin
göçü üzerinden tartışılmaya açılması önem taşımaktadır. Bu amaç çerçevesinde,
çalışmamızın birinci bölümünde, öncelikle göç ve kalkınma ilişkisinin tekrar
gündeme gelmesinde öncülük yapan uluslararası kuruluşların, göç ve kalkınma
ilişkisini ele alış biçimleri değerlendirilecektir. İkinci bölümde ise, öne sürülen 68 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
68
argümanlar çerçevesinde, beyin göçü düzleminde, göç ve kalkınma etkileri
analiz edilmeye çalışılacaktır.
1. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN GÜNDEMİNDE
GÖÇ VE KALKINMA ETKİLERİ
Göç ve göçmenlerin, göç veren ülkelerin kalkınmasında değerli bir
kaynak olabileceği yönündeki tartışmaların öncülüğünü, 2000 yılların başından
itibaren uluslararası kuruluşlar yapmaktadır. Bu tartışmalarda, uluslararası
göçün, göç veren ülkelerin kalkınma çabalarına etkisinin esas olarak, iki ana
eksen etrafında tartışıldığı görülmektedir. İlki, göçün kalkınma üzerindeki
finansal etkisi olarak tanımladığımız, göçmen havalelerinin, göç veren ülkelerin
kalkınmasındaki rolüne ilişkindir. İkincisi ise, göçün, göç veren ülkelere, geriye
dönüş ve diasporalar çerçevesinde ortaya çıkan ve kalkınmanın parasal olmayan
öğelerine vurgu yapan tartışmalardır. Küresel düzlemde öne çıkan uluslararası
kuruluşların yaptıkları çalışmalarda, iki grup etkiyi de kabul etmekle birlikte;
ilk gruba diğerinden daha fazla önem atfettikleri görülmektedir.
1.1. Göçmen Havalelerinin Kalkınmadaki Rolüne
İlişkin Tartışmalar
Bu konudaki ilk çalışmalar, Inter-Amerikan Bankası’nın Çok Taraflı
Yatırım Fonu bünyesinde ve göçmen havalelerini odak alarak gerçekleştirilmiştir.
Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde yürütülen geniş çaplı alan
çalışmaları sonucunda, 2002 yılında, “Latin Amerika ve Karayipler’de İşçi
Havaleleri” başlıklı bir rapor yayımlanmıştır. Rapor, bölgeye gönderilen
havalelerin hızlı yükselişine dikkat çekerek, Amerika Birleşik Devletleri
(ABD)’nde yaşayan, Latinlerin, düzenli bir biçimde, kendi ülkelerine para
gönderdikleri saptanmıştır. Bu bölge de yapılan çalışmaların ortak sonucu, söz
konusu havalelerin işlem maliyetlerini azaltmak için, havale alan göçmen
ailelerinin finansal kurumlara erişimini sağlayacak yapılanmaların öncelik
taşıdığıdır (Orozco, 2003).
Göçmen havaleleri aracılığıyla, göçün, göç veren ülkelerin kalkınmasına
pozitif yönde etkisi olduğu yönündeki tartışmaların canlanmasına neden olan
asıl kuruluş ise Dünya Bankası (DB)’dır. Göç ve kalkınma tartışmalarının, 2003
yılına kadar, DB’nın gündeminde öncelikli bir yer tutmadığı görülmektedir.
2003 yılında, Küresel Kalkınma Finansmanı raporu, göç ve kalkınma
tartışmalarını gündeme getiren dönüm noktası olmuştur. Raporda, gelişmekte
olan ülkelerin kalkınmasında, göçmen havalelerinin göreli önemine vurgu
yapılarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, göçmen havalelerinin Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 69
69
miktarını artırmak için alması gerekli önlemler tartışılmaktadır. Rapor, göçmen
havalelerinin, gelişmekte olan ülkelerin, dış kaynaklı finansmanında, doğrudan
yabancı yatırımlardan sonra, ikinci sırada gelen öncelikli kaynak olduğunu
belirtilmekte, ancak söz konusu havalelerin işlem maliyetlerinin yüksekliğine
dikkat çekilerek, bunları azaltacak önlemlere vurgu yapılmaktadır (Ratha,
2003). Aynı yılın Ekim ayında, DB ile Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma
Departmanı’nın ortaklaşa Londra düzenlediği, konferans ise, bu konudaki ilk
küresel toplantı olma özelliğini taşımaktadır. Konferans, göç olgusunu, küresel
kalkınmada işbirliğinin gündemine taşıyarak, göçmen havalelerinin ve onların
kalkınmadaki rolüne, küresel aktörlerin oldukça önem verdiğini göstermiştir
(De Haas, 2006). DB, 2005 yılında, konumuz açısından önemli olan
“Uluslararası Göç, Havaleler ve Beyin Göçü” başlıklı bir rapor yayınlamıştır.
Raporda, önceki çalışmalar ile paralel bir biçimde, iç ve dış havalelerin, göç
veren ülkelerdeki yoksulluğun düzeyini ve şiddetini azaltacağı belirtilmektedir.
Ancak, aynı iyimser yaklaşımın, beyin göçü açısından ortaya konulamadığı
görülmektedir. Beyin göçünün refah ve büyüme üzerindeki etkisinin,
varsayılandan daha küçük hatta negatif olabileceği belirtilmektedir
(Özden/Schiff, 2005). Göç ve kalkınma tartışmalarının canlanmasında öncü
role sahip olan, DB yaklaşımı genel olarak değerlendirildiğinde, göçün,
kalkınma üzerindeki etkisinin finansal boyutu ile öncelikle ilgilenildiği
görülmektedir. Bu noktada, işçi havalelerine merkezi bir yer verilmekte ve bu
havalelerin ülkeye girişlerini kolaylaştıracak yönde, tüm engellerin kaldırılması,
savunulan temel argüman halini almaktadır. Göç ve kalkınma tartışmalarının,
DB ile eş anlı olarak, Uluslararası Para Fonu (IMF)’nun da gündeminde yer
almaya başladığı görülmektedir. IMF’nin de konuya yaklaşımı, DB paralelinde,
kalkınmada, göçmen havalelerinin öneminin ön plana çıkarılmasıdır. IMF’de,
göçün finansal boyutu ile ilgilenmekte ve göçmenlerin, kendi ülkelerine parasal
olmayan katkılarına daha az ilgi göstermektedir. Avrupa Yatırım Bankası, Asya
Kalkınma Bankası gibi diğer uluslararası kuruluşların da, işçi havalelerini ön
plana çıkardıkları, bu havalelerin ülkeye formal kanallar aracılığıyla girişini
kolaylaştıracak, düzenlemelere dikkat çektikleri görülmektedir (De Haas, 2006:
15-16).
1.2. Geriye Dönüş, Diasporalar ve Beyin Dolaşımının
Kalkınmaya Etkisi
Göçün, göç veren ülkelerin kalkınma çabalarına etkisini ağırlıklı olarak
parasal olmayan boyutları üzerinden değerlendirilen uluslararası kuruluşlar,
yurt dışında yerleşik hale gelen aynı ülke vatandaşların diaspora yoluyla
ülkelerine bilgi, teknoloji ve yatırım transferi yapabileceklerini, geriye dönüş70 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
70
durumlarında yurt dışında elde edilen bilgi ve deneyimi ülkenin kalkınma
çabalarına aktarabileceklerini, kısa dönemli ve sürekli bir dolaşım sağlandığı
durumda, özellikle beyin göçünün, göç veren ülkeye olan olumsuz etkilerinin
dengelenebileceğini ortaya koymaktadırlar.
Geriye dönüşleri teşvik edici nitelikli programlar, özellikle Uluslararası
Göç Örgütü (IOM)’nün öncülüğünde sürdürülmektedir. IOM, uygun bir
biçimde yönetilen uluslararası göçün ülkelerin kalkınmasına ilişkin önemli bir
potansiyel oluşturabileceği düşüncesini taşımaktadır. IOM özellikle, beyin
göçünün ters etkilerini gidermek amacıyla, nitelikli göçmenlerin ülkelerine geri
dönmesini kolaylaştırma; kısa dönemli göç ve beyin dolaşımını teşvik etmek
üzere çeşitli programlar oluşturmaktadır.2 IOM, ilk olarak “Yardımcı Dönüş
Programları” adı altında Afrika, Latin Amerika ve Jamaika’da çeşitli
programlar yürütmüştür. Bu programlar çerçevesinde literatürde ön plana çıkan
ise, 1983 yılında oluşturulan Nitelikli Afrika Vatandaşlarının Geri Dönüşü
(RQAN) programıdır. Programın amacı, gönüllü geri dönüşler ile Afrika
ülkelerinin kalkınmalarında nitelikli insan gücünden yararlanılması ve bunların
akışkanlığının sağlanmasında ülkelere yardımcı olunmasıdır (Lowell, 2001: 6-
7). RQAN programı, son yıllarda IOM tarafından Afrika İçin Göç ve Gelişme
(MIDA) programı ile yer değiştirilmiştir. Yeni program kapsamındaki en
önemli değişiklik, göçmenlerin sistematik geri dönüşlerinden çok, insanların ve
kaynakların akışkanlığını cesaretlendirici yönde çabalara destek olma amacını
ön plana çıkarmasıdır (IOM,2004).
Yurt dışında yerleşik hale gelenlerin oluşturdukları ağlar yolu ile, göç
veren ülkeye katkı sağlama çabaları ise, 1970’li yılların sonuna uzanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’nin oluşturduğu, Yurt Dışında
Yaşayan Yurttaşlar Aracılığıyla Teknoloji Transferi Programı (TOKTEN),
1977 yılında, Türkiye pilot uygulama bölgesi seçilerek, başlatılmıştır.3 Her ne
kadar UNDP, spesifik olarak göç ve kalkınma tartışmaları ile ilgilenmese de,
TOKTEN programı bu alanda ilk başlatılan ve hala sürmekte olan bir program
özelliği taşımaktadır. TOKTEN programının amacı, kısa dönemli ziyaretler
kapsamında, yurt dışında bulunan uzmanların ülkelerine bilgi aktarımına
yardımcı olmaktır. Üç haftadan, üç aya kadar değişen süreler ile, uzmanlar,
2 http://www.iom.org.int
3 İlk Uygulama California – Abd Makine Mühendisliği Alanında Çalışan Bir Bilim
İnsanının Undp Desteğinde Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni Ziyaret Etmesidir.
Ziyaretin Etkilerinin Başarılı Olması, Daha Sonra Programın Geliştirilmesi Açısından
Önemli Bir Gelişme Olmuştur. http://www.undp.org.ib/tokten 01.09.2005 Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 71
71
kendi ülkelerinde, farklı uzmanlık alanlarında, kamu ve özel sektör
kuruluşlarında, çeşitli projeler içinde yer almakta, konferans ve seminerlere
katılmakta, üniversitelerde konuk bilim adamı sıfatıyla dersler vermektedirler.
TOKTEN, şu anda içinde Türkiye’nin de bulunduğu, 35 ülkede faaliyetine
devam etmektedir.4 Program gereği, söz konusu kişilerin adları ve çalıştıkları
alanlar listelenmektedir. Son dönemlerde bazı ülkeler, bu listelerden yola
çıkarak, yurt dışında değişik ülkelerde bulunan uzmanlar arasında ağ yapılar
oluşturma yoluna gitmektedirler.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’da, 2000’li yılların başından
itibaren, göç ve kalkınma tartışmalarına ortak bir diğer uluslararası kuruluştur.
ILO, Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Departmanı ile ortaklaşa
“Gelişmekte Olan Ülkelerden Nitelikli İşgücü Göçü: Etki ve Politika Analizi”
başlığı altında, farklı bölgesel düzlemlerde araştırmalar yürüterek, göçmen
havaleleri, geriye dönüşler ve geçici göç akımlarının teşviki gibi, başlıklar
altında, göç ve kalkınma ilişkisini değerlendirmeye çalışmaktadır (Lowell/
Findlay, 2002). ILO, 2004 yılında Alman Teknik İşbirliği Bürosu (GTZ) ile
ortaklaşa, diaspora yaklaşımını odak alan bir Göç ve Kalkınma toplantısı
düzenlemiştir.
Göç ve kalkınma alanındaki tartışmaların son yıllardaki dönüm
noktalarından bir diğeri ise, Aralık 2003’de, BM Genel Sekreteri Kofi Annan
öncülüğünde, Uluslararası Göç Küresel Komisyonu (GCIM)’nun kurulmasıdır.
Komisyonun görevi, uluslararası göçe ilişkin, tutarlı geniş ve küresel ölçekli
çerçeve bir yapı hazırlamak olarak tanımlanmaktadır. GCM’ın amacı,
uluslararası göç yönetişiminin nasıl güçlendirileceğine ilişkin öneriler
sunmaktır. GCIM’ın, 2005 yılında yayınladığı raporunda, göç ve kalkınmanın
göçmen havaleleri boyutunun ötesine geçerek, göç ve kalkınma sorunlarını
daha geniş bir çerçeve ele aldığı görülmektedir. Raporda,göçmen havalelerinin
işlem maliyetlerinin azaltılması ve formal ağlar ile ülkelere transferinin
kolaylaştırılması; bu havalelerin ülkelerin makro-ekonomi politikaları içinde
değerlendirilmesi gereği; diasporaların desteklenmesi; devletlerin ve
uluslararası kuruluşların geriye dönüşleri ve dolaşımın kalkınma üzerindeki
etkilerini maksimum düzeye çıkarmak için politika ve programlar oluşturması
gereklerine vurgu yapıldığı görülmektedir (Gcım, 2005).
Eylül 2006 tarihinde düzenlenen Uluslararası Göç ve Kalkınmaya İlişkin
Yüksek Düzey Toplantı, Birleşmiş Milletler düzleminde, göç ve kalkınma
konusunda ilk spesifik toplantı olması nedeniyle önem taşımaktadır.
Toplantının amacı, uluslararası göçün, kalkınma üzerindeki olumlu etkilerini
4 www.unvolunteers.org/volunteers/options/abroad/tokten.htm 01.07.2005 72 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
72
maksimize edecek uygun yolları tanımlamak için, uluslararası göçü çok boyutlu
ele alarak, tartışmaktır. Toplantıda öne çıkan konu başlıklarının, uluslararası
göçün ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki etkileri; nitelikli işgücünün
göçü; göçmen havalelerinin kalkınma üzerindeki etkilerini geliştirmeye yönelik
eylemler; insan ticaretini önlemeye yönelik uluslararası işbirliği ve uluslararası
göçü ülkeler ve göçmenler yararına işletecek yönde uluslararası işbirliğini
geliştirmeye yönelik kurumsal mekanizmalar olduğu görülmektedir. Göç ve
kalkınma alanında Birleşmiş Milletler bünyesinde, son yıllarda ortaya çıkan bu
canlanma; Birleşmiş Milletler’in, göç konusundaki ilgisinin daha önce sadece,
göçün yönetimi ve göçmenler ile mültecilerin haklarının korunması gibi
konular ile sınırlı olduğu düşünülünce önemli gelişmeler olarak değerlendirilmektedir
(De Haas, 2006).
Uluslararası göç ve kalkınma üzerindeki etkilerine ilişkin, uluslararası
kuruluşların öncülüğünde ortaya çıkan argümanlar, son yıllarda göç
literatürünün öncelikli gündem maddelerini oluşturmaktadır. Göçün, göç veren
ülkelerin kalkınmasının finansmanında bir kaynak olarak göçmen havaleleri;
kalkınmada stratejik insan gereksinimi, bilgi ve tekniğin sağlanması anlamında
diaspora etkileri, geriye dönüşler ve kısa dönemli göçlerin özendirilmesi
anlamında parasal olmayan öğeler, uluslararası göçten sağlanması beklenen
olumlu dışsallıklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çalışmamızın bundan sonraki bölümünde, söz konusu etkileri,
uluslararası göç hareketleri içinde, payı, diğer göç kategorilerine göre hızla
artan beyin göçü düzleminde incelemeye çalışalım.
2. BEYİN GÖÇÜ VE KALKINMA ÜZERİNE
ETKİLERİ
Yüksek düzeyde eğitime ve buna bağlı olarak niteliğe sahip işgücünün,
en genel anlamda daha iyi yaşam ve çalışma olanakları sunan ülkelere gitmesi
olarak tanımlanabilecek beyin göçü, son yıllarda uluslararası göç hareketleri
içinde payı en fazla artan göç kategorisidir. Beyin göçüne ilişkin tam ve kesin
verilere ulaşma olanağımız olmamakla birlikte, yapılan çalışmalar, son onbeş
yıllık dönemde, beyin göçünün, önemli ölçüde artığını göstermektedir (Stalker,
2000; Iom, 2005). Docquier and Marfouk (2004)’a göre, 1990-2000 yıları
arasında OECD ülkelerine olan göçler içerisinde, niteliksiz olarak
değerlendirilen göçmenlerin payı %28 artarken, nitelikli işgücünün göçü %70
oranında artış sergilemiştir.Göç veren ülkeler ile göç alan ülkeler arasında her
geçen gün artan kazanç farklıkları, göç veren ülkelerdeki yaşam kalitesinin
göreli düşüklüğü, güvensizlik ve belirsizlik gibi itici faktörler, küresel üretim
rejimleri çerçevesinde, gelişmiş ülkelerde nitelikli işgücüne olan talebin Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 73
73
artması sonucu ortaya çıkan seçici politikalar ile birleşince uluslararası göç
akımları içinde beyin göçünün payı ön plana çıkmaktadır (Iom, 2005; Castells,
2005) Göç alan gelişmiş ülkelerde nitelikli işgücü akımlarının göçüne öncelik
veren seçici göç politikaları, bu gerçekliği açık bir biçimde göstermekte, hatta
gelişmiş ülkeler arasında bu alanda uluslararası bir rekabet ortaya çıkmaktadır
(Lowell, 1996; Clark/Conrally, 1997; Mahroum, 2001).
Varolan koşullar ve özellikle gelişmiş ülkelerin göç politikalarının
özellikleri incelendiğinde, uluslararası göçler içinde yakın gelecekte de, beyin
göçü olgusunun önemli ölçüde artacağı düşünülmektedir. Hem beyin göçünün
uluslararası göçler içinde payının hızla artması hem de beyin göçünün, göç
veren ülkeler açısından yarattığı kaybın çok daha maliyetli olması göz önüne
alındığında, göç ve kalkınma tartışmalarının, beyin göçü düzleminde ele
alınmasını gereği ortaya çıkmaktadır.
2.1. Havaleler ve Yatırımlar
Uluslararası göç tartışmalarında, göçmenlerin kendi ülkelerine
gönderdikleri havalelerin göç veren ülkelerin yabancı döviz rezervlerine
yapacağı katkılar, tartışıla gelen bir olgudur.Göç veren ülkeler açısından yurt
dışından gelen dövizler, sadece ülkelerin yabancı döviz pozisyonuna katkı
anlamında değil, aynı zamanda, göçmenlerin geride bıraktıkları hane
halklarının tüketim ve yatırım kalıplarına yaptıkları etkiler nedeni ile de ülke
ekonomileri açısından önemli bulunmaktadırlar. Türkiye’nin, 1960 ve 1970’li
yıllarda başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yabancı ülkelere işgücü göçünün
özendirici nitelikteki uygulamalarında, bu faktörün etkisi büyük olmuştur
(Abadan-Unat, 2002).
Literatürde, yurt dışından göçmenlerin gönderdikleri havalelerin
belirleyicilerine ilişkin olarak, dört farklı yaklaşım bulunmaktadır (Gallina,
2006: 3-4).İlki, sosyal ilişkilerin doğasını ve finansal açıdan zorunlulukları
açıklayıcı faktör olarak kabul eden endojen göç yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma
göre, göçmenlerin geride kalan ailelerinin ekonomik durumlarını düşünmesi ve
onlara katkı zorunluluğu, havalelerin temel nedeni olarak karşımıza
çıkmaktadır. Portföy yaklaşımına göre ise, göçmenlerin havale göndermelerinin
ana güdüsü, bireysel rasyonel kararlarıdır. Bu yaklaşımda, orijin ülkeye
gönderilecek miktar, yatırımların göç alan ve veren ülkedeki getiri oranının
büyüklüğüne bağlı olarak belirlenecektir. Risk paylaşımı ve sigorta yaklaşımına
göre ise, havaleler, ailenin sosyo-ekonomik durumunu geliştirme için, verilen
kolektif kararın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada, yurt dışından
gelen havaleler, aile üyeleri için bir sigorta işlevi görmektedir. Sosyal sermaye
yaklaşımına göre ise, havaleler, yalnızca finansal anlamda bir transfer değil, 74 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
74
aynı zamanda hane halklarının sosyal sermayesine bağlı olarak düzeyi ve
kullanımı değişen özellikler taşımaktadır. Tüm bu yaklaşımlar ışığında,
havalelerin çok farklı koşullar ve nedensellik bağlamlarında incelenmesi
gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
IMF’nin, göç veren ülkelere banka kanalı ile gönderilen formal
nitelikteki göçmen havalelerinin durumunu içeren raporuna göre; işgücü
ihracatında başı çeken 24 ülkenin 1981-2000 yılları arasında, toplam döviz
girişinin reel rakamlara göre, yıllık 36 milyar $ olduğu görülmektedir. 2000 yılı
itibariyle en fazla döviz girdisi elde eden ülkeler, sırasıyla 7.994 milyar $ ile
Hindistan, 5.816 milyar $ ile Meksika ve 4.035 milyar $ ile Türkiye‘dir
(Adams, 2003: 4-6).
Göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri havalelerin miktarı her ne kadar
son yıllarda önemli bir artış sergilese de, beyin göçü açısından bir takım
sorunlar bulunmaktadır. İlk olarak söz konusu rakamlar, yurt dışından gelen
havalelerin, nitelik düzeyi açısından ayrıntılı olarak inceleme olanağı
sunmaktadır. Rakamlar yurt dışında yaşayan tüm işçilerin gönderdikleri
havalelerin büyüklüğüne işaret etmekte, dolayısıyla nitelikli göçmenlerin, bu
büyüklükteki payını ortaya koyma şansı tanımamaktadır. Bu noktada, nitelikli
göçmenlerin, ülkelerine havale gönderme konusundaki eğilimlerinin ne yönde
şekillendiği önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuya ilişkin
yapılan çalışmalarda ortaya çıkan genel özellikler; havalelerin göçmenlerin
gelir düzeyi, göç veren ülkelerin ekonomik ve siyasal durumu, kalış süresi ile
göçmenlerin geride kalan hane halkının sosyo-ekonomik özelliklerine göre
farklılaştığını göstermektedir (Commander vd., 2002). Söz konusu
çalışmalarda, nitelikli göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri havaleler için
ortaya konulan genel kanı, nitelik düzeyi düşük göçmenlere göre, niteliklerin
ülkelerine göreli olarak daha az havale gönderdikleridir. ABD’de bulunan
Latin Amerikalı göçmenler üzerine yapılan bir araştırma, nitelikli meslek
gruplarında çalışan göçmenlerin ve söz konusu topluma entegrasyonu kolayca
gerçekleştirebilenlerin ülkelerine yatırım amaçlı döviz gönderme eğilimlerinin
daha az olduğunu ortaya koymaktadır (Despio, 2000). Teorik olarak, eğitim ve
nitelik düzeyi yüksek göçmenlerin daha fazla gelir elde etmeleri nedeniyle,
daha fazla tasarruf yaparak, ülkelerine döviz göndermeleri beklenmektedir.
Ancak, nitelikli göçmenlerin, genel olarak sosyo-ekonomik düzeyi yüksek
ailelerden gelmeleri, göç sürecinde kendi aileleri ile birlikte gitme kolaylığına
sahip olmaları, gelir düzeylerinin göreli yüksekliği havale gönderme
eğilimlerini sınırlayan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra,
nitelikli göçmenlerin niteliksizlere oranla hane halkının ekonomik ve sosyal
konumunu iyileştirmekten çok, kendi bireysel bir takım istemlerini
gerçekleştirmek üzere göç etme eğilimlerinin daha yüksek olmasının, ülkelerine Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 75
75
döviz gönderme konusundaki tutumlarını etkileyebileceği belirtilmektedir
(Lowell, 2001:20). Havale akımlarında ilk sırada yer alan Hindistan ‘ın beyin
gücü üzerine yapılan çalışmada, Hintli nitelikli göçmenlerin, ülkelerinin
ekonomik ve siyasal istikrarsızlığından duydukları kaygı nedeniyle
yatırımlarını, bulundukları ülke ya da başka bir yabancı ülkede tutmayı tercih
ettiklerini, nitelikli göçmenlerin gelir ve refah düzeyi yükseldikçe, her ne kadar
Hindistan’da bu konuda özel bir takım özendirici avantajlar sunulsa da,
Hindistan’da mevduat tutma eğilimlerinin azaldığını göstermektedir (Khadrıa,
1999: 148-150). Yurt dışında yaşayan Türk mühendisler üzerinde yapılan
araştırmada da, mühendislerin Türkiye’de menkul ve gayrimenkul anlamında
para transferlerinin çok düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Yurt dışında
yerleşik hale gelmiş 130 mühendis üzerinden, beyin göçünden pozitif bir
dışssalık sağlanabilir mi sorusunu yanıtlamaya çalışan araştırmada,
mühendislerin %70’nin, Türkiye’de herhangi bir yatırımının olmadığı;
%16,2’sinin ise Türkiye’de gayri menkulü bulunduğu ortaya çıkmıştır. Ancak,
mühendisler, bu gayri menkullerin kendi yatırımlarından çok, ailelerinin
kendilerine yaptıkları yatırımlar olduğunu belirtmişlerdir. Teorik açıdan
Türkiye ekonomisi için önemli bir kaynak olarak sayılan menkul yatırımların
ise, araştırma kapsamında yer alan mühendisler açısından %6,3 gibi bir oranla
oldukça düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Bu durumunda Türkiye
ekonomisinin yaşadığı krizler sonucu oluşan ekonomik istikrarsızlık durumun
etkili olduğu söylenebilir. Mühendislerin %4,7’sinin ise Türkiye’de hem
menkul hem de gayri-menkul yatırımı bulunmaktadır (Gökbayrak, 2006).
Nitelikli göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri havaleler ya da yaptıkları
yatırımların miktarı kadar, bu finansal araçların göç veren ülkelerin
kalkınmasına katkı yapacak verimli ve üretken alanlarda kullanılması daha
önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Hindistan örneğinde, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarından gelen döviz ve çeşitli yatırım araçlarının
büyüklüğünün 1980’li yılların sonuna doğru Hindistan’ın ticaret açıklarının
%35’ni kapatacak ölçüde olmasına karşın, gelen bu kaynakların ülkenin dış
borç ödemeleri için kullanıldığı belirtilerek, marjinal katkı anlamında çok da
anlamlı bir etki yaratmadığı öne sürülmektedir (Khadria, 1999: 142).
Nitelikli işgücünün ülkelerine havale gönderme ve yatırım konusundaki
eğilimleri dikkate alındığında, dövizlerin yerli üretim, istihdam ya da ihracatı
artıracak yönde kullanılmadığı zaman, ülke ekonomisinin gelişimine katkı
yapacak önemli ve güvenilir bir dengeleyici unsur olmadığı karşımıza
çıkmaktadır. Ancak, nitelikli göçmenlerin ülkelerinde istikrarlı bir ortam
sağlandığı taktirde, niteliksiz göçmenlere oranla önemli miktarlarda ülkeye
döviz girdisi sağlayacakları da bir gerçektir. Nitelikli göçmenlerin tasarruflarını
bankalar, güvenilir yatırım araçları gibi formal kanallar çerçevesinde 76 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
76
değerlendirecekleri varsayımı altında, söz konusu yabancı döviz rezervlerinin
etkin kullanımı ile dövizlerin ülke ekonomine önemli katkılar yapabilecek
potansiyelini de bulunmaktadır. Ancak burada öncelikli olan De Haas (2005)’ın
da belirttiği gibi, yurt dışından gelecek havalelerin, her koşulda göç veren
ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınma yaratmayacağıdır. Tersine ülkelerin
ekonomik ve siyasal istikrarı, yurt dışından gelecek göçmen havaleleri ve
yatırımların miktarını belirleyen temel değişken konumundadır. Özellikle bu
koşullar, nitelikli göçmenlerin ülkeleri ile yaratacağı finansal bağlar açısından
temel belirleyici koşullar olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.2.Geri Dönüşler
Beyin göçünün göç veren ülkeler açısından ortaya çıkardığı ters etkileri
dengeleyecek mekanizmalardan bir diğeri, belli bir süre yurt dışında kalıp,
orada bilgi ve deneyimini arttırdıktan sonra, nitelikli işgücünün ülkesine
dönmesi ile ortaya çıkan kalkınma etkilerdir (Mountford, 1997; Regets, 2001;
Lowell/Findlay, 2002). Bu durumda geçici göç olarak adlandırılan bir olgu
ortaya çıkmaktadır. Bu unsurun, dönüşün gerçekleşmesini kolaylaştıracak
ortamın sağlanması durumunda, göç veren ülkenin kalkınmasında önemli bir
kazanım yaratacağı açıktır.
Literatürde, beyin gücünün geri dönüşlerinin göç veren ülkeler açısından
sağlayacağı yarar üzerine herhangi bir kuşku bulunmamakla birlikte, bu
argüman görgül veriler ile yeterince desteklenir nitelikte değildir. Birçok
araştırmacı, geri dönüş argümanı çerçevesinde göç yerine “beyin dolaşımı” gibi
kavramları kullanmayı tercih etse bile, bu tercihe neden olan geri dönüş eşiği
tam olarak belirlenememektedir (Lowell, 2001: 18). Nitelikli göç akımlarının
temel hedef ülkesi olan ABD’de yapılan çalışmalar, özellikle bilim ve teknoloji
alanında doktoralarını tamamlayan yabancı öğrencilerin yaklaşık yarısının
ABD’de kalmayı tercih ederken, diğer yarısının geri dönmesini “beyin
dolaşımı” olarak kabul etmektedir (Appleyard, 1991; Regets, 2001) Ancak, söz
konusu durum genel geçer bir özellik sergilememektedir. Çünkü, geri
dönüşlerin oranı göçmenlerin ülkelerine ve uzmanlık alanlarına göre büyük
farklılıklar göstermektedir. Mezuniyet sonrası beş yıl içinde, ABD’de çalışmayı
sürdüren doktoralı uzmanların oranı Koreliler’de %11’i; Meksikalılar’da
%30’u; İngilizler’de %59’u; Hintliler’de %79’u; Çinliler’de ise %88’i
bulmaktadır (Lowell, 2001: 18). Eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkede
kalmayı sürdürme oranı, uzmanlık alanına göre de farklılık taşımaktadır. Sosyal
bilimler alanında doktora yapanlarda bu oran, %32’i olurken, fizik ve
matematik bilimlerinde ise %61’e çıkmaktadır (Regets, 2001: 11). Göç veren
ülkeler ve uzmanlık alanları açısından büyük ölçüde farklılaşan bu tablo, geriye Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 77
77
dönüş çerçevesinde ortaya atılan beyin dolaşımı gibi bir yargının genel bir
durumu ifade etmediğini ortaya koymaktadır.
Yaşanan deneyimler, beyin göçü düzleminde geriye dönüşlerin, kalkınma
çabalarına katkı sağlamasının ancak bu konuda bilinçli kamu politikalarının
oluşturulması ve uygulanmasına bağlı olduğunu göstermektedir. Bu konuda
başı çeken, Çin ve Tayvan gibi ülkelerin deneyimleri incelendiğinde, geriye
dönüşü sağlayacak politikaların temel özelliğinin aktif, güdeleyici ve bilgiye
dayalı olduğu görülecektir. Bu politikaların kısa ve orta erimde öncelikli
olarak, beyin göçünde öncelikli belirleyici olan meslek ortamına ilişkin bir
takım avantajlar sunduğu görülmektedir. Bu bağlamda, uygun bir iş bulma,
tatmin edici ücretler sunma, çalışma ortamını alt-yapı açısından güçlendirme,
yeterli araç-gereç ve donanımı sağlama, çeşitli vergi avantajları sunma, geriye
dönüşü çekici kılmak için kullanılan unsurların başında gelmektedir. Bunun
yanı sıra, söz konusu kişilerin seyahat ve yerleşim masraflarını karşılama,
yabancı eş ve çocuklara vatandaşlık hakkı verme, yabancı eş için uygun çalışma
olanakları sağlama, çocuklar için kaliteli eğitim olanakları sunma gibi aile
bireylerine de yönelik bir takım programlar, dönüşü çekici kılmada karşımıza
çıkan unsurladır (Chang, 1992; O’neil, 2003; Iom, 2005).
Türkiye için ise, mevcut durumda geriye dönüşler için uygun ortamın
olmadığı görülmektedir. Yurt dışında yaşayan mühendisler üzerinde yapılan
araştırmada, mevcut durum itibariyle, mühendislerin %52’sinin geri dönmeyi
düşündüğü; %39’un geriye dönmeyi düşünmediği; %9’un ise kararsız olduğu
görülmektedir. Bu oranların ötesinde, Türkiye’ye geri dönmek için ne tür
koşulların oluşmasının beklendiği bize daha anlamlı veriler sunmaktadır. Bu
noktada, mesleki açıdan tatmin edici bir ortamın sağlanması (%62), siyasal ve
ekonomik istikrarın sağlanması (%20) ve sosyal yaşamın kalitesinin yükselmesi
(%16), mühendisler için, geriye dönüşlerin ön koşulu olarak karşımıza
çıkmaktadır (Gökbayrak,2006).
Tüm bu veriler, geriye dönüşlerin beyin göçü düzleminde etkili bir
kalkınma aracı olabilmesinin ön koşulunun, göç veren ülkelerdeki mesleksel,
ekonomik ve siyasal ortamın geliştirilmesine bağlı olduğunu göstermektedir.
Ancak bu koşullar sağlandığı zaman, geriye dönüşlerin kalkınma çabaları
üzerinde anlamlı etkiler yaratacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla, Iradele
vd(2003)’de belirttiği gibi, geriye dönüş argümanı, tüm göç veren ülkeler
açısından genel geçer bir özellik taşımamakta; ülkelerin ekonomik, siyasal ve
sosyal koşullarının özelliklerine göre farklı süreçlerin yaşandığı görülmektedir. 78 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
78
2.3.Diaspora Etkileri
Beyin göçünün, göç veren ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini
dengeleyici ve göçü, göç veren ülkenin kalkınmasında yararlı bir unsur haline
getireceği varsayılan diğer bir mekanizma da, literatürde yaygın adıyla bilinen
“diaspora” lar çerçevesinde ortaya çıkan etkilerdir. Beyin göçü tartışmalarında,
etkisini 1990’lı yılların sonunda giderek arttıran bu yaklaşım, göç veren
ülkelerin vatandaşlarının geriye dönmeseler bile, yaşadıkları ülke ile kendi
ülkeleri arasında ticaret, iş, teknoloji transferi, akademik işbirliği gibi çeşitli
ağlar yoluyla yapacakları katkıların bilgi, teknoloji ve yatırım transferi
bağlamında göç veren ülkelerin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacağını
savunmaktadır (Meyer/ Brown, 1999; Lowell / Findlay, 2002; Saxenian, 2002).
Diaspora etkilerini öne çıkaran yaklaşımlar, yurt dışında göçmenlerin
meslek ve aile yaşamında bir düzen kurdukları, bu bağlamda geriye dönme
olasılıklarının düşük olduğu varsayımından yola çıkmaktadırlar. Dolayısıyla,
geri dönüş olmaksızın, uzmanların kendi aralarında oluşturacakların ağlar ile
elde edecekleri deneyimleri ülkelerinin kalkınma çabalarına yardımcı
olabilecek bir güç olarak algılama ve bunu bir politika aracı olarak kullanma,
yaklaşımın temel özelliğidir.
Diasporalardan yararlanmanın iki temel biçimi olduğu genel kabul gören
bir olgudur (Meyer/Brown, 1999; Lowell / Findlay, 2002; Wickramasekara,
2003). Bu kanalların söz konusu ağlar ile ülkeye kanalize edilecek havalelerdir.
İkinci unsur ise, yurt dışında oluşturulan kuruluşlar ya da ağlar yolu ile ülkenin
gelişimine katkıda bulunacak teknoloji ve yatırım transferinin sağlanmasıdır.
Havalelere ilişkin tartışmalarda daha öncede değindiğimiz üzere, beyin
göçü bağlamında ciddi çıkmazların ortaya çıkması, diaspora etkilerine ilişkin
yaklaşımlarda, uzun dönemde ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına
katkıda bulunabilecek nitelikteki bilgi, teknoloji ve sermaye akımları şeklindeki
kanalların ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Diasporalara yüklenen bu anlam çerçevesinde, Meyer ve Brown (1999),
bilimsel nitelik taşıyan ve 30 ülke ile ilişkili bu ağların sayısını 41 olarak
belirtmektedir. Otonom bir şekilde ve birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkan
bu ağların gelişiminde inter-net ortamı önemli bir rol oynamaktadır. Büyüklük,
alan, aktiviteleri ve yapı bakımından ise oldukça heterojen bir yapı sergilemektedirler.
Bu oluşumların, sadece o toplumda dayanışmanın sağlanması değil,
aynı zamanda elde ettikleri deneyim ve başarıları ülkelerine yansıtma anlamında
da önemli işlevleri olduğuna inanılmaktadır. Gerçekleştirdikleri faaliyetler
incelendiğinde ise, konferans, seminer,proje gibi mesleki faaliyetlerden,
kültürel ve sosyal faaliyetlere uzanan geniş bir yelpaze ortaya çıkmaktadır.
Sürekli bir haber ve iletişim grupları olan bu oluşumlar, kendi ülkelerinde kamu Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 79
79
kuruluşları, özel sektör ve hükümet dışı kuruluşlar ile birlikte proje üretmekte,
ticari bağlar kurmakta ve çeşitli danışmanlık hizmetleri sunmaktadırlar ABD’de
Silicon Vadisi’nde çalışan Hintli, Çinli ve Tayvanlı mühendislerin
oluşturdukları meslek kuruluşları çerçevesindeki ağların, ülkelerine bilgi ve
teknoloji aktarımı açısından önemli işlevlere sahip oldukları, bu bağlamda
küresel bir girişimcilik kültürünün ortaya çıktığı belirtilmektedir (Saxenian,
2002).
Diasporaların potansiyel başarısı, sürekli bir iletişim sonucunda ortaya
çıkacak ürünlerin göç veren ülkeye aktarımını sağlayacak koordinasyon işlevi
taşıyacak birimlerin varlığına bağlıdır. Yine, özellikle teknoloji transferinin
anlamlı bir işlev görmesi, yerel çalışma ortamı ve işgücünün bu teknolojiyi
kullanabilecek düzeyde olmasına bağlıdır. Ancak bu koşullar sağlandığında,
ülkelerin ekonomik kalkınmasında etkili olacağı, yüksek eğitim kurumları ve iş
çevrelerinin uyarılarak, iki yönlü ticari akımların gelişim potansiyeli
yükselecektir.
Burada üzerinde düşünülmesi gerekli bir diğer nokta da, patent hakları
gibi bir takım uluslararası düzenlemeler kapsamında söz konusu transferin
gerçekleşmesinin çok kolay olmayacağıdır. Göç veren ülkelerin öncelikle,
teknolojik gelişime ortam sağlayacak içsel bilgi üretimini olanaklı kılacak
ortamları desteklemesi ön koşuldur. Yine, kalkınmanın ekonomik, sosyal ve
kültürel olarak bir bütün olduğu gerçeği göz önüne alındığında, söz konusu
transferin sadece bilgi ve teknoloji alanı ile de sınırlı kalmaması gerekmektedir.
Göç veren ülkelerin kalkınmasında diaspora etkilerinin de analizi, göç
veren ülkelerdeki ortamın koşullarının ne denli önemli olduğunu
göstermektedir. Bu ortam sağlandığı zaman, kısa ve orta erimde, göç veren
ülkeler açısından olumlu etki potansiyelinin yüksek olduğu düşünülmektedir.
Nitekim, Türkiye bağlamında bu şekilde bir etkinin ortaya çıkma potansiyeline
yönelik olarak, yurt dışında yaşayan mühendisler üzerine yapılan çalışmada,
mühendislerin %65,8’i, Türkiye’ye mesleksel anlamda katkı yapmayı
düşündüklerini; %10,3 gibi göreli olarak küçük bir kısmı ise bu şekilde bir
destek vermeyi düşünmediklerini, %24’ü ise bu yönde bir destek vermeyi
düşünmekle birlikte bu desteğin biçimine ilişkin herhangi bir fikirlerinin
olmadığını belirtmişlerdir. Öne çıkan destek biçimleri ise, ortak çalıma ve
projeler; e-ağlar ve forumlar oluşturarak çalışma;uluslararası seminer,
konferans ve toplantılar düzenleyerek bilgi paylaşımında bulunmak ve
uzmanlık alanına yönelik işlerde Türkiye için danışmanlık hizmet vermektir
(Gökbayrak, 2006). Yurt dışında ortaya çıkan bu olumlu potansiyelin işlev
kazanması, bu katkıların sahiplenilmesini sağlayacak, bilinçli kamu
politikalarının varlığına bağlı olacaktır. 80 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
80
SONUÇ
Uluslararası göçün, göç veren ülkelerin kalkınmasında ortaya çıkaracağı
potansiyel olumlu etkiler üzerinde, 2000’li yılların başından bu yana,
uluslararası kuruluşlar gündeminde artan bir uzlaşının bulunduğu
görülmektedir. Bu yaklaşım, uluslararası kuruluşların hazırladığı raporlar,
düzenlediği toplantılar ve seminerler çerçevesinde etkisini artırmaktadır. Göç
ve kalkınma tartışmaları, iki ana eksen üzerinden yürütülmektedir. Bu
tartışmalarda başı çeken DB, IMF, IOM gibi kuruluşlar, göçmen işçilerin
havaleleri ve yatırımlarını, göç veren ülkelerin kalkınmasına önemli bir finansal
kaynak olarak öne çıkarırken; Birleşmiş Milletler ve bağlı uzmanlık
kuruluşlarının, geriye dönüşler ve diaspora etkileri gibi parasal olmayan
unsurları öne çıkardığı görülmektedir. Bu etkiler, teorik düzlemde kabul
edilmekle birlikte; söz konusu etkilerin, uygulamada genel geçer bir nitelik
sergilediğini öne sürme olanağı bulunmamaktadır.
Bu etkiler hem göç biçimlerine hem de ülkelerin ekonomik, siyasal ve
sosyal ortamlarındaki farklılıklara bağlı olarak değişmektedir. Uluslararası
göçte son yıllarda öne çıkan beyin göçü düzleminde, göç ve kalkınma etkilerini
inceleyen bu çalışma, söz konusu etkileri genel geçer doğrular olarak kabul
edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Göçmenlerin, yurt dışından gönderdikleri
dövizler ve yatırımlara yönelik iyimser beklentilerin, nitelikli göçmenler
düzleminde, bu grup için göçün nedensellik bağlamı göz önüne alındığında,
ortaya çıkmadığı görülmektedir. İkinci olarak, geriye dönüşler ve diasporaların
beyin göçünün göç veren ülkelerin kalkınmasına, gerekli ortam sağlandığı
taktirde, daha büyük bir etki yapacağı düşünülmektedir. Var olan durum
itibariyle, Türkiye’de dahil olmak üzere birçok göç veren ülkenin, beyin
göçünden olumlu bir dışsallık sağlama potansiyeli bulunmakla birlikte; bu
potansiyel tek başına anlam taşımamaktadır. Yaşanan deneyimler, bu etkilerin
ancak, bilinçli kamu politikaları kapsamında, gerekli ortamın sağlanması
durumunda ortaya çıktığını göstermektedir. Bu politikaların da, göç alan
gelişmiş ülkelerin seçici politikalarını göz önüne alarak değerlendirmek
gerekmektedir. Bu nedenle, uluslararası göç, bu bağlamda da beyin göçünden
kalkınmada olumlu dışsallık sağlamak, ancak bu dışsallığın ortaya çıkmasını
sağlayacak kamusal politikalara ve bu konuda farkındalık yaratılmasına bağlı
olarak değişecektir.
Kaynakça
ABADAN-UNAT, Nermin(2002), Bitmeyen Göç: Konut İşçilikten Ulusötesi Yurttaşlığa
(İstanbul:İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları No:30).
ADAMS, Richard H.(2003), International Migration, Remittances and The Brain Drain (Washington
D.C. World Bank Policy Research Working Papers 3069). Şenay Gökbayrak z Uluslararası Göç ve Kalkınma Tartışmaları: Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme z 81
81
APPLEYARD, Reginald T.(1989), “Migration and Development: Myths and Reality,” Internationa
Migration Review, 23/3:486-499.
BHAGWATI, Jagdish (1976), “The Brain Drain,” International Social Science Journal, 27/4: 691-
729.
CASTELLS, Manuel (2005), Ağ Toplumunun Yükselişi (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
No: 97) (Çev.: Ebru Kılıç).
CHANG, Shirley (1992), “Causes of Brain Drain and Solutions: The Taiwan Experience,” Studies in
Comparative International Development, 27/1: 27-43.
CLARK –COBB, Deborah, A. / CONROLLY, Marie D. (1997), “The World-wide Market for Skilled
Migrants: Can Australia Compete, International Migration Review, 31/3: 670-693.
COHEN, Robin (1997), Global Diasporas An Introduction (UCI Press).
COMMANDER, Simon / KANGASNIEMI, Mari / WINTERS, Alan (2002), The Brain Drain: Curse or
Boon? A Survey of the Literature (paper for CEBR/NBER/SNS International Seminar on
International Trade, Stockholm 24-25 May 2002).
DE HAAS, Hein (2005), “International Migration, Remittances and Development: Myths and Facts,”
Third World Quarterly, 26/8:1269-1284
DE HAAS, Hein (2006), Engaging Diasporas :How Goverments and developmet agencies can
support diaspora involment in the development of origin coubntries,( International
Migration Institute).
DESPIO, Louis (2000), Sending Money Home… For Now: Remittances and Immigrant Adaptation in
the United States, Working Paper of Inter-American Dialogue, www.dialogue.org
DOCQUIER, Frederic / MORFOUK, Abdeslam (2004), Measuring The International Mobility of
Skilled Workers (World Bank Working Paper).
GALLINA, Andrea (2006), The Impact of International Migration on The Economic Development of
Countries in The Mediterranean Basin, UN/POP/EGM/2006): 4.
GCIM(2005), Migration in an Interconnected World: New Directions for Action (Geneva).
GÖKBAYRAK, Şenay (2006). Gelişmekte Olan Ülkelerden Gelişmiş Ülkelere Nitelikli İşgücü Göçü
ve Politikalar- Türk Mühendislerinin Beyin Göçü Üzerine Bir İnceleme, A.Ü Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi.
IOM (2004), Mobilizing The African Diasporas for Development, Migration for Development in
Africa(MIDA) (http://www.iom.org)
IOM (2005), World Migration 2005 (Cenevre).
IRADALE, Robyn /GUO, Fei / ROZARIO, Santi (2003), Return Migration in the Asia Pacific (UK:
Edward Elgar Publishing)
KHADRIA, Binod (1999), The Migration of Knowledge Workers: Second-Generation Effects Of
Indian’s Brain Drain (London: Sage Publications).
LOWELL, Lindsay (1996), “Temporary Visas for Work, Study and Cultural Exchange: Introduction
and Summary,” Temporary Migrants in The United States (ed: Lindsay Lowell,
U.S. Commission on Migration Reform Research Paper) : 1-27.
LOWELL, Lindsay (2001), Policy Responses to The International Mobility of Skilled
Labour(Geneva: ILO Migration Papers No:45).
LOWELL, Lindsay / FINDLAY, Allan (2002), Migration of Highly Skilled Persons from Developing
Countries, Impact and Policy Responses, Sythesis Report (Geneva: ILO International
Migration Papers No:44)
MAHROUM, Sami (2001), “Europe and The Migration of Highly Skilled Labour,” International
Migration, 39/5:27-43.
MEYER, Jean -Baptiste / BROWN, Mercy (1999), “Scientific Diasporas:A New Approach to the
Brain Drain,” prepared paper for the World Conference on Science UNESCO - ICSU
Budapest, Hungary, 26 June-1 July 1999 (http://www.unesco.org/most/meyer.htm) 82 z Ankara Üniversitesi SBF Dergisi z 63-3
82
MOUNFORD, Andrew (1997), “Can a Brain Drain be good for Growth in The Source Economy,”
Journal of Development Economics, 53/2: 287-303.
OROZCO, Manuel (2003), Worker Remittances: An International Comparion (Multilateral
Investment Fund of the Inter-American Development Bank Working Paper
http://www.chicagofed.org)
O’NEIL, Kevin (2003), Brain Drain or Gain: The Case of Taiwan (Migration policy Institute,
http://www.migrationinformation.org)
ÖZDEN, Çağlar / SCHIFF, Maurice (2005), International Migration, remittances and the brain
drain (Washington D.C. The World Bank).
RATHA, Dilip (2003), “Worker’s Remittances: An Important and Stable Source of External
Development Finance,” Washington DC :Global Development Finance 2003, World
Bank) 157-175.
SAXENIAN, Anna L. (2002), Local and Global Networks of Immigrant Professionals in Silicon Valley
(Public Policy Institute of California).
STALKER, Peter (2000), Workers Without Frontiers (International Labour Organization).
REGETS, Mark C, (2001), Research and Policy Issues in Highly Skilled International Migration:A
Perspective with data from United States (Born-Germany IZA: Discussion Papers
Series No:366, Institute for Study of Labor).
WICKRAMASEKARA, Piyasiri (2003), Policy Responses to Skilled Migration: Retention, Return and
Circulation, International Migration Program Report (Geneva: International Labour
Office).